top of page
nsplsh_3301b651641946cca796eb17b0f26269~mv2.webp

 

Okültizm genel olarak Latince'den gelmiştir. Buna göre gizlemek, saklamak gibi anlamları olan "occulere" sözcüğünden de türemiştir. Ayrıca gizli, saklı ve kutsal  anlamına da gelmektedir. Kavram oldukça geniş bir anlam içermektedir.  Genel olarak simya, astroloji, sembolizm, nümeroloji ve kahinlik kavramlarını kapsamaktadır. Ancak temelinde kişinin kendini ve yaşamın anlamasını arama yolculuğudur denebilir. Okültizm bir çeşit felsefi öğreti olarak bilinir. Buna göre kişilerin içselleştimiş olduğu bilgiler belirli yöntemler ile aktarılır. Bu öğretiler herkes tarafından bilinen dışa dönük öğretiler değildir. Bu bilgileri bazı kişiler çeşitli aşamaları geçerek öğrenmeye hak kazanırlar. Aynı zamanda bunlar ezoterik gelenekler baz alınarak edinilen bilgilerin bütünüdür. 

Okültizmde Astroloji, yıldızların ve gezegenlerin konumlarından doğanın ve insanın yaşamındaki etkileri anlamaya çalışır. Simya, maddenin dönüşümü ve ruhsal gelişimle ilgilenirken,  genellikle gizli güçlerle ilgili öğretileri kapsar. Aynı zamanda sembollerin kullanımı da yaygındır. Bu semboller, gizli bilgileri ifade etmek için kullanılır.

Eski Mısır'da Thoth ile özdeşleştirilen ve “Kendini bilen her şeyi bilir” sözü atfedilen Hermes Trimegistos okültizm ve ezoterimz için önemli bir figürdür.

 

Ezoterizm, genellikle gizemli, içsel bilgiler ve manevi anlamlarla ilgilenen, sıklıkla dini öğretilerden farklı olan bir dizi düşünce ve öğretiyi ifade eder. Bu kavram geniş bir yelpazede kullanılsa da genellikle geleneksel dini öğretiler ve bilimsel metotların ötesine geçen, semboller, ritüeller ve içsel anlam taşır. Ezoterizm, geniş bir yelpazede farklı öğretileri içerir ve kişisel manevi keşif için bir araç olarak kullanılır. Birçok ezoterik geleneğin içinde, öğretileri anlamak için bir inisiyasyon süreci vardır. Bu, bireyin belirli bir bilgi seviyesine ulaşması ve gizli sırları öğrenmesi anlamına gelebilir.

832795_f59bee810f1f45cbbf698b12346416b0~mv2.webp
sufi.jpg

 

Sufizm, İslam'ın içsel, mistik bir yorumunu benimseyen ve manevi bir derinlik arayışında olan bir yol, öğretidir. Bu yol, Tanrı ile birlik (Vahdet-i Vücud) ve içsel keşif üzerine odaklanarak bireyin manevi evrimini ve Tanrı'ya olan kavuşumunu bütünselliğini vurgular. İslam'ın öğretilerini ve Kuran'ı temel almasına rağmen, sufizm genellikle dini pratikleri ve anlayışı daha mistik ve içsel bir bakış açısından yorumlar ve uygular. Sufi öğretileri, bireyin manevi evrimine, içsel keşfe ve Tanrı ile bir birliğe ulaşmaya odaklanır. Sufizmin öğretileri genellikle sembolik ve içsel bir anlam taşır, bu nedenle farklı sufiler arasında çeşitli yorumlar ve vurgular görülebilir.

Sufizm’de bulunan kavram ve uygulamalar aynı şekilde Hristiyanlık, Musevilik, Hinduizm, Budizm ve diğer geleneklerde de mevcuttur. Sufi öğretilerine göre İlahi Öz’ü deneyimleme yolu kişinin kendinde başlar. Mistik olma dürtüsü her insanın içinde mevcuttur. İnsanın ve içinde yer aldığı evrenin yaradılış amacını araştıran tasavvuf, temelinde mistisizm olan, varoluşun nedenselliğini irdeleyen; bunun için de sürekli olgunlaşıp aydınlanması gerektiğini öngören bir yaşam felsefesidir. 

Sufizmin temel kavramları şunlardır:

Vahdet-i Vücud (Varlık Birliği):

Sufizmde en önemli kavramlardan biri, Tanrı'nın tek ve mutlak bir varlık olduğu inancıdır. Vahdet-i Vücud, bütün varlıkların Tanrı'nın tek bir gerçekliğin yansımaları olduğu fikridir.

Zikr:

Sufiler, sürekli olarak Tanrı'nın adını anma ve hatırlama pratiğine "zikir" denilen bir uygulama yaparlar. Bu, kalbinin Tanrı'ya yönlendirilmesi ve manevi bir birliğe ulaşma çabasıdır.

Mürşit ve Tarikatlar:

Sufizmde genellikle bir mürşit (rehber) rehberliğinde öğrencilerden oluşan tarikatlar (tasavvufi tarikatlar) bulunur. Mürşit, öğrencilere manevi rehberlik sağlar ve onların içsel evrimine rehberlik eder.

Fana (Bireyin Bütünde Kaybı):

Sufizmde bireyin kendi varlığını unutarak Tanrı'ya tam bir teslimiyet ve birleşme hali olarak adlandırılan "fana" kavramı önemlidir. Bu, bireyin egosunu aşması ve Tanrı ile birleşmesi anlamına gelir.

Işık ve Bilgi:

Sufizm, bilgiyi sadece zihinsel bir olgu olarak değil, aynı zamanda manevi bir ışık ve içsel bir bilgi olarak da ele alır. Kalp ve ruhun aydınlanması süreci üzerinde vurgu yapar.

Aşk ve İlahi Sevgi:

Sufizm, Tanrı'ya olan sevgiyi ve aşkı vurgular. Sufi şairlerin şiirleri, bu ilahi sevgiyi ve aşkı ifade etmek için sıkça kullanılır.

 

832795_909640cd7009411a988a06feac0c0630~mv2.webp

Bektaşilik, özellikle Türkiye, Balkanlar ve Orta Asya'da etkili olan bir yoldur. Bektaşi inançları, İslam'ın temel prensiplerine dayanırken, aynı zamanda mistik, içsel ve ahlaki bir yorumu benimser. Bektaşilik, özgün ritüeller, semboller ve öğretilere sahiptir. Bektaşilik, öğretileri ve ritüelleri ile Türk-İslam kültürünün önemli bir parçası olmuş, manevi bir geleneği sürdürmeye devam etmiştir. 

 

Bektaşilik'in temel figürü Hacı Bektaş Veli'dir. Anadolu'da yaşamış bu mistik lider, tarikatın öğretilerini sistematik bir şekilde düzenleyip yaymıştır. Hacı Bektaş Veli, sevgi, hoşgörü ve insan haklarına verdiği önemle tanınır.

 

Bektaşilik, Vahdet-i Vücud doktriniyle bilinir. Bu öğretiye göre, Tanrı'nın varlıkta tek ve bir olduğu, evrendeki her şeyin Tanrı'nın bir yansıması olduğuna inanılır. Varlık birliği fikri, bütün canlıların birbirine saygı göstermesi gerektiği düşüncesini güçlendirir.​ Bektaşilik, evrensel insan haklarına ve hoşgörüye vurgu yapar. Bu, her türlü ayrımcılık ve şiddeti reddetme, insanlar arasında eşitlik ve kardeşlik ilkesini benimseme anlamına gelir.

61qtw8s0z1L._AC_UF1000,1000_QL80_.jpg

Gnostizm, Yeni Platonculuk, batıni (içsel) Hıristiyanlık ve Asya’ya özgü inançların sentezi  öğretilerdir. İslamdaki Sufizme benzer. Ortodoks Hıristiyanlığı reddetmiş, zamanla sapkın ilan edilip Kilise tarafından cezalandırılmışlardır. İnsanın doğuştan iyi olduğuna inanıp, insan doğasını çözümlemeye çalışan bir tarikat yaşamı sürdürüp ve çoğunlukla çileciliği savunur. Gnostikler, insan benliği ile Tanrı’nın aynı özden oluştuğuna, Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olmadığına ve çarmıha gerilmediğine inanır.

 

Gnostik akımların önemli bir kısmı Antik Çağ’ın en büyük kütüphanesine ev sahipliği yapan İskenderiye’den çıkmıştır. Thomas İncili, Yuhanna’nın Gizli Kitabı, Philip İncili ve Pistis Sophia önemli gnostik metinlerden bazılarıdır. Günümüzde Farmasonlar, Gülhaçlılar ve Kabalacılar gibi çeşitli ezoterik topluluklar tarafından yaşatılmaktadır.​ Gnostisizm hakkında temel kavramlar ve öğretiler:

İçsel Bilgi ve Aydınlanma:

Gnostisizm, bireyin içsel bilgiye ve aydınlanmaya ulaşma çabasına vurgu yapar. Gerçeği anlamak için bireyin içsel bir yolculuğa çıkması gerektiğine inanılır.

 

Demir Yasa ve Dünya Karşıtlığı:

Gnostik inançlarda, dünya genellikle kötülük veya yanıltıcılıkla ilişkilendirilir. Dünya, bir tür kısıtlama ve demir bir yasa tarafından yönetilen bir yer olarak görülür.

Demiurg:

Gnostisizmde, dünyanın yaratıcısı olarak kabul edilen Demiurg, genellikle bir tür yanıltıcı ilahi figürdür. Demiurg, asıl gerçeğin ötesinde, dünyevi varlıkları yöneten bir varlık olarak algılanır.

İlahi Işığın Kurtarıcısı:

Gnostisizmde, dünyadaki insanları kurtarmak için gönderilmiş bir ilahi kurtarıcıya vurgu yapılır. Bu kurtarıcı, ışık ve bilgiyi getirerek insanları dünya sarmalından kurtarmak amacıyla gönderilmiştir.

Aşk ve Ruhani Kurtuluş:

Gnostik öğretilerde, aşk ve ruhani kurtuluş önemlidir. İnsanların dünyadan kurtularak ruhsal bir birliği gerçekleştirmeleri ve içsel bilgiyle aydınlanmaları amaçlanır.

İlahi Alethia (Gerçeklik):

Gnostik inançlarda, gerçeklik veya alethia, sıklıkla dünyevi yaşamın ötesindeki daha yüksek bir gerçeklik olarak kabul edilir. Bu alethia'ya ulaşmak, içsel bilgi ve aydınlanma sürecini içerir.

832795_dcda9e72d6704ecdbb8d3da98e99f9bb~mv2.webp

Şamanizm, insanın ve dünyanın özel bir tasarımını içerir. İnsanlar ile “Tanrı” arasında özel bir bağ olduğunu varsayar. Ruhlar aracılığı ile kurulan bağ ve her şeyin ruhu olduğuna olan inanç Şamanizm’in uygulamalı bir animizm olarak kabulünü getirmektedir. Kökeni on binler yıl olsa da son zamanlarda Batı tarafından ortaya konan “Şamanizm” kavramına iki ayrı anlam yüklenmiştir. Birincisi, Türklerin yaşadığı Sibirya ve Orta Asya’daki dar kapsamlı bir atalardan gelen uygulamalı bir inanç tanımıdır. Sibirya’da M.Ö. I000 yılları Tunç Devri’nde yapılan kaya resimlerinde şaman tasvirleri vardır (Okladnyikov ve Martinov, 1983). Bazı araştırmacılara göre Şamanizm, eski çağlarda güneydeki anaerkil kültürlerden doğup Budizm yardımıyla kuzey halkları arasında yayılmıştır. Bu inancı ilk kez Türk, Moğol, Tunguz kavimleri benimsemiştir. Sonradan Budizmi, Hıristiyanlığı veya İslamiyet’i benimseyen kavimlerde de kendisine yer bulmuştur.​Daha geniş kapsamlı olan ise coğrafik sınırlamalar yapmadan Dünyanın yerel kadim halklarını kapsayan temel bir kavrama dayandırır. Kuzey ve Orta Asya, Kuzey Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Kore ve Japonya’yı içine alan geniş bir coğrafyada çok eski çağlardan beri uygulanan çeşitli tekniklerin ortak adı  Şamanizm olarak nitelendirilebilir.

Bu kadim öğretinin Türklerin Anadolu inanç izlerinde de görülmektedir. Şamanik uygulamaların sistematiği ile Alevi-Bektaşi inancın sistematiği ve kullanılan benzeri ögeleri var olduğu görülmektedir. Eliade’a göre de (1997) Şamanizm bir din değildir. Şamanizm, görünmeyen ruhlarla, doğayla irtibat kurmak ve toplumsal aktiviteleri yönetmede bu ruhların desteğini elde etmek olan coşku ve sağaltım (şifa) ile ilgili metotlar bütünüdür. 

bottom of page